Kuzuların Derilerini Yüzmektense, Koçların Yünlerini Kırkmak Daha İyidir…

 Sorumluluk duygusuyla yaşayan akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde insanlar, okurlar ve Ünyeliler; bugün sizlerle yazar Erkut Erdoğan kardeşimizin, kendinden başkasını düşünmeyen sevk ve idarecilerin şahsi çıkarları uğruna boşalttığı hazineyi ülkedeki vergi mükelleflerine ek vergi koyarak doldurmak yerine, milletin canına ot tıkayan idarecilerden başta ilin müftüsü” Müftü Efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davranıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun. Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek.

 Sonraki gün Esat Paşa Kadı efendiyi davet eder. “Kadı efendi! Rüşvet aldığın ve makamını şahsi menfaatin için kullandığına dair güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı” der ve aynı yolu takip ederek önde gelen idarecilerini gecenin bir vaktinde tek tek arayıp sizi üst yetkililere bildireyim mi diyerek boşalan hazineyi azami iki gece gibi kısa sürede doldurmayı başaran Şam valisi Esat Paşanın halkı koruyan, milleti haraca bağlayan idarecileri darda ve zorda bırakan başarısını dile getiren makaleyi paylaşarak, benzerinin derhal ülkede ve Ünye de uygulanmasına karınca kararınca katımız olsun istedik.

Rivayete göre Şam valisi Esat Paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır.

Büyük sıkıntıya düşer. Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder.

Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına:

“Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz?” diye sorar.

“ Elli veya atmış kese altın elde ederiz” derler.

Bunun üzerine Esat Paşa “ Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?” diye sorar.

“ Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar Paşam” diye cevap verirler.

Esat Paşa “ Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur?” diye sorar. Danışmanları sessizliğe bürünür.

Ertesi gün Paşa müftüye bir davet göndererek gece gizlice buluşalım der.

Müftü gece Paşanın yanına gelir. Paşa “ Müftü Efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davranıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun.

Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek.

Ancak önceden seni haberdar edeyim dedim” der.

Bunu duyan müftü efendi paşaya yalvarmaya başlar.

İstanbul’a haber vermemesi için paşaya 1000 mecidiye vermeyi teklif eder.

Paşa kabul etmez.

Müftü iki katını teklif eder. Paşa yine kabul etmez.

Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar.

Sonraki gün Esat Paşa Kadı efendiyi davet eder. “Kadı efendi! Rüşvet aldığın ve makamını şahsi menfaatin için kullandığına dair güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı” der.

Bu sefer Kadı Efendi paşaya yalvarmaya başlar. “Aman efendim beni görevimden almayın, insanlara rezil olurum” diyerek Müftü efendi gibi Esat Paşa ile pazarlığa başlar.

Kadı ile de 6 bin mecidiyede anlaşırlar.

Sonra sırasıyla defterdar, karakol komutanı, esnaf ağası ve büyük zenginleri tek tek davet eder.

Bu operasyonun sonunda Esat Paşa tam 200 kese mecidiye altını toplar.

Arkasından danışmanlarını çağırır “ Şam halkına vergi koyduğumu falan duydunuz mu?” diye sorar. “Hayır, Paşam duymadık” derler. “Bakın hiçbir vergi koymamama rağmen 50 yerine 200 kese mecidiye altını topladım” der. “Bunu nasıl yaptınız Paşam?” diye sorduklarında “Kuzuların derilerini yüzmektense koçların yünlerini kırkmak daha iyidir” der.

Vatandaşların derisini yüzmek yerine yolsuzların ve hırsızların yünlerinin kırkılacağı günleri görmek temennisiyle.

Ahmet Yenin

İnsanca

Kuzuların Derilerini Yüzmektense, Koçların Yünlerini Kırkmak Daha İyidir…